Başkan Erdoğan: O terörist dostlarınıza söyleyin: Kobani bitti!

Hiç yorum yok


 Başkan Recep Tayyip Erdoğan, ATO Congresium'da düzenlenen Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) 28. Olağan Genel Kurulu'nda açıklamalarda bulundu. Başkan Erdoğan konuşmasında: Terörist dostlarınıza yöneltilen Türkiye artık onlar için bereketli bir yer değil. Türkiye'ye girdikleri bir burada boğulacak. Kobani bitti... İdlib'de, Kobani'de bütün yerlerde olması gereken galibiyetlerimiz şükürler olsun ona bir gideceğiz, aldık ve bundan sonra da olmayacağız." ifadelerini kullandı.

Başkan Recep Tayyip Erdoğan, ATO Congresium'da düzenlenen Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) 28. Olağan Genel Kurulu'nda açıklamalarda bulundu.

Başkan Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:

Türkiye İşverenler Sendikamız TİSK'in 28. genel kurulunun ülkemiz, çalışma hayatımız ve işverenlerimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Ülkemizin gelişmesine, kalkınmasına, büyümesine yaptıkları katkılar için kuruluşundan bugüne TİSK bünyesinde gayret göstermiş herkese teşekkür ediyorum. Ülkemizin küresel Covid-19 salgını, Rusya-Ukrayna savaşı gibi zorlu sınamalardan geçtiği bir dönemde bu görevi layıkıyla yerine getiren Özgür Burak Akkol ve yönetim kurulu üyelerine şahsım milletim adına teşekkür ediyorum.

Genel kurulumuzda güven tazeleyecek olan TİSK yönetimine bundan sonraki çalışmalarında başarılar temenni ediyorum. Hepimizin malumu olduğu üzere işçi işveren kesimi arasındaki diyalog güçlü olmadığı, ilişkiler sağlıklı yürümediği zaman sosyal huzursuzluk yaşanması kaçınılmazdır. Çünkü çalışma hayatının bir tarafında işçiler, diğer tarafında işverenler bulunmakta, devlet de her iki tarafın beklentilerini ve çıkarlarını gözeten bir konumla bu denklemde yerini almaktadır.

"İDEOLOJİK KAVGALARIN BAYRAKTARLIĞINI YAPAN TARAFLARIN ÇEKİŞMELERİNİN ÜLKEMİZE AĞIR MALİYETLERİ OLMUŞTUR" geçmiş
sosyal barışı tehdit eden gerilimlerin yol açtığı sıkıntıları uzunce yaşamış bir ülkesiz. Kuruluş amaçlarının alınması düşüncelerine dayalı kavgaların bayraktarlığını yapan aygıt çekişmelerinin işletmeye ağır maliyetleri olmuştur. Bunun için biz iktidara geldiğimiz yerden beri yerel ve milletin çıkarlarını en üstte tutarak tüm kesimlerin hassasiyetlerini dikkate alan politikalar deneyimlerini ve uygulamayı özel önem verdik. Çalışma yaşamının tüm taraflarıyla güvencek, adaleti ve hakkaniyeti asla elden bırakmadan orta yola yönelik, yönergelere dayalı ve sürdürülebilir çözümler üretmeye gayret gösterdik.Tıpkı çalışanlarımız gibi işverenlerimiz de bunun en yakın şahididir. TİSK temsil ettiği işverenlerin milli gelirimize, ihracatımıza, istihdamımıza katkılarıyla bu tabloda kritik bir konuma sahiptir. Son dönemde asgari ücret tespitinden vergi dilimlerinin belirlenmesine kadar her konuda işverenlerimizle yakın mesai yaptık, anlayış birliği içinde hareket ettik. TİSK'in sadece rapor yayınlayan birileri gibi, sadece demeç veren bir kuruluş olmanın ötesine geçerek ülkenin ve milletin sıkıntılarının çözümünde fiilen görev alması bu sürecin en önemli sebebidir. Ülke içinde ve ülke dışında pek çok kurumdaki temsil gücünü yapıcı bir anlayışla kullanan TİSK'in yükselen itibarından biz de memnuniyet duyuyoruz. Niyet halis olduğunda yapıcı bir yaklaşım benimsendiğinde, çalışma hayatımızda çözülemeyecek hiçbir sorun olmadığını hep birlikte gördük, yaşadık. İnşallah önümüzdeki dönemde de aynı anlayışla beraberce aynı anlayışla beraberce ülkemize daha büyük ve tarihi hizmetler kazandırmayı sürdüreceğiz.

"TÜRKİYE, BÖLGESEL VE ​​KÜRESEL LİDERLİK SEVİYESİNE ULAŞTI"
Geçtiğimiz 20 yılda gerçekleştirdiğimiz asırlara bedel demokrasi ve kalkınma atılımları hayatın her alanı gibi ekonomide bozulmaya yol açmıştır. Türkiye'nin ekonomisinin tüm sahiplerininki küresel rekabet gücü bir ifade olarak fevkalade yükselmiş, büyümüştür. Makroekonomik cihazlar, cihazların hangi alanlarda üç kat, beş kat, on kat büyüdüğünüz sizi yakından takip edin. Burada dikkat çekmeyi vurgulamak hususu Türkiye'nin bilhassa son 10 yılda maruz kaldığı siyasi ve ekonomik engellemelere, tuzaklara, saldırılara rağmen bölgesel ve küresel yolcu uçaklarıdır. Asıl hedeflerimize yönelmek için daha büyük atılımlar yapmaya hazırladığımız bir dönemde ardı ardına gördüğümüz hadiselerin evlerinde de gerisinde belirli bir çizginin altında tutma amaçları vardır.

Cumhuriyet tarihi boyunca deneyim tecrübe ettiğimiz bu senaryo milletimizle birlikte geride bıraktığımız kale mücadelesi sayesinde ilk defa yara almamış, çeyrek asır geriye gidişimizle sonuçlanmamıştır. Bu süreçte bedeller ödedik, kayıplar da verdik. En basitinden dünya milli gelir sıralamasında bugün gidenlerin yerin 2 kat üzerinde bir yere ulaşabilecekken biraz daha sabretmek mecburiyetinde kaldı. Gerçi milli gelirin satın alma paritesine göre hesabında 11. sıra yükseldi. Ama biz bunu yeterli görmüyoruz. İnşallah uyguladığımız ekonomi programlarını yürüterek küresel krizleri fırsata dönüştürerek ve hep birlikte daha çok ev sahibini dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisinden de çıkaracağız. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.

"TÜRKİYE, DÜNYADA BÜYÜYEN ÜLKELER SIRALAMASINDA İLK 3, İLK 5 ARASINDA YERİNİ ALIYOR"
İş dünyamızda, vatandaşlarımız da müsterih olsunlar, vesayete, darbecilere, terör örgütlerine, ekonomik tetikçilere karşı verdiğimiz mücadele asla boşa gitmemiştir. 20 yıl önce Doğu'nun Güneydoğu'nun halini düşünün. Terörden aman alabiliyor muyduk? Yatırımlar Doğu'da Güneydoğu'da devam ediyor muydu? Ama şimdi Doğu'da Güneydoğu'da yatırımlarımız elhamdülillah devam ediyor. Oralarda istihdam, yatırımla beraber arttı, üretim arttı, ihracat arttı, cari fazla yoluyla da büyüme hamdolsun başladı. Şimdi artık Türkiye dünyada büyüyen ülkeler sıralamasında ilk 3, ilk 5 arasında yerini alıyor. Ama kimse Türkiye'nin bu büyümesine bakmıyor. Hala onlar başka yerlerde geziyorlar. Biz ise ülkemizin asırlık demokrasi ve kalkınma hikayesindeki kısır döngüyü kırmayı hamdolsun başardık.

Artık siyasette, ekonomide, diplomatik ve askeri stratejilerinde kendi kararlarını kendi veren, kendi alt yapısını kendi oluşturan, kendi hedeflerini kendi belirleyen bir Türkiye var. Bizim kaderimiz artık birilerinin elinde değil, artık kaderimizi milletimizin kendisi belirliyor. Bugün ülke olarak Balkanlar'dan Afrika'ya, Orta Asya'dan Güney Asya'ya kadar geniş bir alanda sözde değil fiilen etki sahibi, muhataplarımızla sadece irasyonel değil gerçek ilişkiler kurabilen bir konuma geldik. Çevremizde siyasi ve insani krizler kol gezerken biz güven ve istikrar içinde geleceğimize bakabiliyoruz.

"DÜN AÇIKLANAN KASIM AYI ENFLASYON VERİLERİ İYİLEŞMENİN SÜRDÜĞÜNÜ GÖSTERİYOR"
Ekonomimizi faiz, kur, çevreye şer üçgeninde teslim alma özelliklerinin yol içerdiği kısıtlamaların da farkındayız. Sebeplerini sınırlamak bu sıkıntıların sonuçlarını önce hafifletmek sonra da tamamen ortadan kaldırmak için yoğun ve kararlı bir çalışma içindeyiz. Dün kapsamlı kasım ayıbı veri toplamanın sürdüğünü gösteriyor. Allah'ın doğumuyla birlikte bu kurtuluş hızlanacak. Özellikle gelecek şubat yolundan itibaren daha makul ve kontrol kolay bir yere gelecektir.

Kısmenin dört bir yanında başlayan ve halen sürmekte olan telsizi çalıştırmaya yönelik güzel sinsi oyunların oynandığın birliktece görüldüğünü gördük. Sınır ötesi harekatlardan, üretim ve çalışanları güvence altına alan sosyal dengeyi koruma kapsamlı programlara kadar tüm bu oyunları bozacak pek çok önemli ayrıntı attık. Türkiye'yi diğer hapishaneleri dize getiremediklerini görenler son olarak ekonomi silahını çektiler. Zaten şu andaki gidişte ellerinde dört tane silah, eğer başarabilirlerse. Biri, bir diğeri diplomasi bir diğer ekonomi özellikle yatıyorlar kalkıyorlar mülteci sorunu ve bütün parçaları beraber acaba bu dörtten neyin nereye çekeriz de bu hakim tabi onlar iktidar da demiyorlar bu Erdoğan'ı indiririz. Erdoğan fani, biz bugün varız yarın yokuz.

Herkes ne yaptığına baksın, ne yapacağına baksın. Hatırlayın 2018 ağustosunda ülkemiz ekonomiyi yok etme tehditleri ile karşı karşıya kalmıştı. Yaklaşık bir yıl önceki kur dengesizliği ile zirveye çıkan hadiseleri akıl ve vicdan sahibi hiç kimse iktisat biliminin kurallarıyla izah edemez. Velevki kimi noktalarda bizim eksiklerimiz olsa bile hiç birinin böyle bir sonuç vermesi mümkün değildir. Ekonomi diyorlar, ekonomide şu anda Avrupa'nın haline bakın. Elhamdülillah Türkiye olarak bizim raflarımız boş değil. Ama Avrupa'da raflar boş.

Bütün unsurları beraber terörle mücadelede şu anda Batı'nın terörle mücadeledeki hali ortada. Türkiye ise terörle mücadelede şu anda bütün o engelleri aşmış ve terörü yerinde yani bu terör eğer Suriye'nin kuzeydoğusunu görüyorsa biz onları içeri sokarak değil Suriye'nin kuzeyini bitiriyoruz. Mücadelemiz bu şimdi çıkmış birileri diyor ki Kobani'yi şöyle yapamazsınız böyle yapamazsınız. Kobani bitti, ne yapamazsınız? İdlib'de, Kobani'de bütün yerlerde olması gereken zaferlerimiz, şükürler olsun ki, elimizden gelen her şeyi, aldığımız ve bundan sonra da olmayacağız. O terörist dostlarınıza hakaret Türkiye onlar için artık öyle bereketli bir yer değil. Buraya geldikleri andan itibaren onlar için boğulacakları bir yerde.

"MÜHİMMATINI KENDİ ÜRETEN BİR TÜRKİYE VAR"
Türkiye her yönüyle bütün olanaklarıyla, savunma sanayii ile, işte görve geldiğimizde yerli yüzde 20 idi şimdi yüzde 80 buraya buraya geliyor. Mermisini üretemeyen bir Türkiye varken bugün artık mermisini bırak bütün cephanesini kendisi üreten bir Türkiye var. İHA'sı ile, SİHA'sı ile, Akıncı'sı ile, F-16'sı ile, tüm savaş uçaklarının cephanesini kendi ürettiği bir Türkiye var. Ne olur bize gönderin diyen bir Türkiye yok. Şimdi artık bütün bu mühimmatı üretmesi yoluyla gerek teröristlere karşı, gerek dışarıdan, dışarıdan dediğimize bakın Karabağ'da hareket etmek? Niye Azeri gardaşlarımızla beraberdik. Libya'da ilerlemek? Libya'daydık orada da olması gerekenleri yaptık. Bize kardeş, bize gardaş olanlarla biz kardeş ve gardaş olmaya devam esası.


Dostlarımızı artıracağız. Ama düşmanlarımız da hadlerini bilecek. Türkiye'nin Türk milletinin tarih boyunca defalarca tehazür etmiş bir özelliği vardır. Biz bekamız ile ilgili bir tehdit gördüğümüzde hiç kimsenin beklemediği ve inanamadığı atılımlar yapma, yöntemler geliştirme, zaferler elde etme kabiliyetine sahibiz. Bugün Azerbaycan'da bir tatbikatımız vardı. Azeri kardeşlerimizle beraber devam eden bir tatbikat ve bu tatbikatta Azeri kardeşlerimizle bizim askerimizin, komandolarımızın birlikte bugün tatbikat sona erdi. Onlarla bağlantı kuruldu ve onlarla bir görüşme yaptım. Tüm mesele o heyecanı o coşkuyu ne yapabilmek? Paylaşabilmek, tabi bunun esbabı mucibesi var. O esbabı mucibe de malum o sınırlarda yaşanan istenmeyen ama olan o sıkıntıları yerinde giderebilmek. Tabi İlham gardaşımızla bunlar da konuştuk, planladık ve adım attık. Bu tabi farklı bir gelişmeyi bölgede yaşatıyor. Azeri-Türk kardeşliğini işte iki devlet tek millet de buluşturuyor. Bu adımı attık ve bundan sonra da bunları atmaya devam edeceğiz.

"ŞAHLANIŞIMIZ DEVAM EDECEKTİR"
Aynı şekilde güney sınırları terör örgütleri ile kuşatılan, Avrupa Birliği'nden tamamen siyasi sebeplerle dışlanan, Batı'nın örtülü teknoloji ambargosuna maruz bırakılan, Doğusunda ve kuzeyinde fiili savaşlar yaşanan Akdeniz ve Ege'de suni krizlere sürüklenmeye çalışılan bir Türkiye. Bırakınız diz çökmeyi tam tersine yeni bir şahlanış işine girmiştir ve bu şahlanışımız devam edecektir.

Terörle mücadelede güvenlik alt yapımızın, sığınmacı krizinde insani yardım alt yapımızın, Covid-19 salgını krizinde sağlık ve sosyal destek alt yapımızın, küresel emtia ve tedarik krizinde üretim alt yapımızın, Rusya-Ukrayna krizinde diplomatik alt yapımızın, kur ve enflasyon krizinde ekonomik potansiyelimizin gücünü biz bu sıkıntılı dönemde dünyada ispatlayan nadide ülkelerden biri olduk.

"DÜN TÜRKİYE'Yİ BOĞMAYA ÇALIŞANLAR BUGÜN PEK ÇOK KONUDA UMUTLARINI BİZE BAĞLADIKLARINI İFADE EDİYOR"
Güya bizi bunlarla köşeye sıkıştırmaya çalışanların hepsi de şu anda bizden çok çok kötü durumdalar. Dün Türkiye'yi boğmaya çalışanlar bugün pek çok konuda umutlarını bize bağladıklarını ifade ediyor. Biz kendi gücümüzle, kendi politikalarımızla ayakta kaldığımız, kendi hedeflerimize göre yol yürüdüğümüz için herkesle konuşmaya, herkesle çalışmaya devam ediyoruz. Ama dünyayı yeniden iki kutuplu hale getirmek için çatışmaları ve gerilimleri sürdürenler ile bunlara tabi olanlar güvenlik ve refah düzenlerini tehdit eden acı sınamalardan geçiyorlar.

"2023'TEN İTİBAREN BU PROGRAMI ADIM ADIM HAYATA GEÇİRMEYE BAŞLAYACAĞIZ"
Üstelik biz sadece onca badireyi atlatmakla kalmadık Tükiye Yüzyılı programı ile Cumhuriyetimizin 100. yılını daha büyük bir atılımın miladı haline dönüştürme irademizi de tüm dünyaya ilan ettik. Bu vizyonun siyasi ve ekonomik şekillendirmesini milletimizle ve onun bir parçası olan siz değerli kardeşlerimizle birlikte yapıcağız. İnşallah 2023'ten itibaren bu programı adım adım hayata geçirmeye başlayacağız. Hayatının yarım asrını siyaset yoluyla milletine hizmete adamış, son 20 yılında da Başbakan ve Cumhurbaşkanı olarak ülkeyi yönetmiş bir kardeşinizim. Hedefim Türkiye Yüzyılı vizyonu ile gençlerimize hayallerini hayata geçirebilecekleri büyük ve güçlü bir Türkiye bırakmaktır. Bunu da başararak milletimin hayır duasını aldığımda huzuru katle emaneti sahibine teslim edeceğimize inanıyorum.

İşverenlerimizden ülkemizin bu tarihi dönüm noktasında daha çok yatırım, daha çok üretim, daha çok istihdam, daha çok ihracat bekliyorum. Cari fazla ile de büyümemizi daha fazlasıyla artırmayı özellikle hedefliyoruz. Asgari ücret gibi konularda işvereni ve devleti ile gereken fedakarlıkları yaparak çalışanlarımızın haklarını, hukuklarını, refahlarını ne kadar iyi korursak bu ortak hedeflerimize o derece hızlı ve güvenli ulaşabiliriz. Şu anda masada zaten bu konularımız var. Onları da süratle bitireceğiz.

Hiç yorum yok

Yorum Gönder